Kocaeli’deki İtalyan sermayeli Sag Hidrolik fabrikasında işçilerin sendikaya üye olma girişimi, işverenin baskılarıyla karşılaştı. Vatan Partisi, ‘İtalyan sermayeli bir iş yerinin pervasız ve yasalara aykırı şekilde davranmaya hakkı yoktur. Burasının bir sömürge ülkesi olmadığını öğrenecekler.’ dedi
ASLI ERİŞEN
Sakarya’da faaliyet gösteren İtalyan sermayeli Sag Hidrolik fabrikasında işiçilerin sendikalaşma girişimi, işverenin hukuk dışı tepkisiyle karşılaştı. Birleşik Metal-İş Sendikası’na üye olmak isteyen işçiler, çoğunluk belgelerini almalarının ardından tehdit edildi, üç işçi işten çıkarıldı. Vatan Partisi ve Cumhuriyet Kadınlar Derneği (CKD) temsilcileri de mağduriyetlerin giderilmesi ve sendikal hakların tanınması için yetkililere çağrıda bulundu.
‘TÜRKİYE DIŞINDAKİ İŞ YERLERİ SENDİKALI
Birleşik Metal-İş Kocaeli Şube Başkanı Telat Çelik, süreci şöyle anlattı:
“Biz ağustos ayı başında örgütlendik. Çalışma Bakanlığına da müracaatımızı yaptık. Bize 17 Ağustos’ta bu iş yerinde çoğunluğu sağladığımıza dair belge gönderildi. İşveren, yetki müracaatı yaptığımızı öğrenince içeride baskı ve tehditlere başladı. Üç arkadaşımızı işten çıkardı. 11 Ağustos’ta ilk çıkarılan Onur arkadaşımızla birlikte burada direnişimizi başlattık. Burası İtalyan sermayeli bir firma. Bu alanda dünyada tekel olmuş bir şirket. Dünyanın 6-7 ülkesinde fabrikaları var. Türkiye dışındaki tüm iş yerlerinde sendika mevcut. Oralarda ortalama ücret 2 bin – 2 bin 500 avro civarındayken, burada yaklaşık 700 avro civarında.
‘SENDİKALAŞMA BAŞLAYINCA İŞTEN ÇIKARTTILAR’
“Buradaki işçiler sendikaya müracaat ettiğinde işveren, ‘Ben sizin sendikal hakkınızı tanımam!’ diyor. İşverenler belki de en son olarak kullanacakları gerekçeleri öne sürerek ‘hırsızlık, yüz kızartıcı suç’ gibi sırf sendikaya gittikleri için işçileri işten çıkarıyor. Böylece diğer işçilere gözdağı verip süreci sekteye uğratmak istiyorlar. Yılmıyoruz, pes etmiyoruz. Emek dostlarıyla birlikte mücadelemizi büyüterek yolumuza devam edeceğiz. Buradaki işçiler uzun yıllardır çalışıyorlar ve yaptıkları işin kıymetini biliyorlar. Ancak işveren, her ücret döneminde işçiyle pazarlık etmek yerine ‘Ben size bunu uygun gördüm, siz de bunu alacaksınız!’ diyor. Zaman zaman işçilerin buna tepkisi oluyor. İşveren, sendikayı da kendi seçmek istiyor; ‘Ben bunu isterim, bunu istemem.’ diye. Dolayısıyla işverenin baskısı, işçilerin DİSK’e gittiğini öğrendikten sonra başlıyor. İşçilere ‘Bu şirket kapanacak, DİSK’e gittiniz, biz bu toplu sözleşmeyi karşılayamayız.’ diyor. İşçiyi işçi gibi görmeyen, onu bir makinenin civatası gibi gören, insan yerine koymayan bu düzenin değişmesini istemiyorlar.
‘ÇIKARILANLARIN ÇOĞU TAZMİNATSIZ’
“Bu iş yerinde daha önce de onlarca insan işten çıkarılmış, hepsi tazminatsız. Şu anda işçilerin hepsi sendikamızın üyesi. Bölge Çalışma Müdürlüğü de, bu şehri yönetenler de bunu biliyor. Bir kişi bile ‘Onlarca insanı işten çıkardın, hepsi mi kabahatliydi?’ demiyor. Hepsi tazminatsız işten çıkarılıyor. Çalışma Bakanlığına ‘Teftiş edin.’ diye müracaat ettik. ‘Biz görevlendirdik.’ dediler. Günlerdir bekliyoruz, bir tane müfettiş gelmedi. Bölge Çalışma Müdürlüğünü ziyaret ettik, meramımızı anlattık, dosya sunduk. Kaymakamdan randevu talebinde bulunduk, randevu verilmedi. Bu ülkede yasalar uygulansın istiyoruz.”
‘İŞÇİLERİN SIKINTILARINI BİLDİRDİĞİM İÇİN ATILDIM’
İş yeri temsilcisi Onur Karaman da yaşadıklarını şöyle aktardı:
“Ben bu firmaya 2014 yılında girdim. Gençliğim burada geçti. 2016’da askerlik için girdim, çıktım. Bir daha tekrar çağırdılar. 2017’de geldim. Yaklaşık 4 senedir işçi temsilciliği yapıyordum içeride. İşçilerin seçtiği baş temsilciydim. Her zam döneminde işçilerin isteklerini bildiriyorduk, ama hep kendi bildiklerini yapıyorlardı. Kendi kafalarında ayarladıkları oranları veriyorlardı. En sonunda işçilerin de canına tak etti. DİSK sendikasına başvurduk. En sonunda olayı duydular, ilk olarak beni çıkardılar. ‘İnsanlarla içeride muhabbet ediyormuşum, gruplaşma kuruyormuşum.’ dediler. Ben işçi temsilcisiyim, görevim işçilerin dertlerini dinlemek. Bir sıkıntıları varsa gidermek zorundayım.
“Tazminat alamadım, 49’uncu maddeden attılar beni; verimsizlikten. Aslında öyle bir şey yok. Beni de düğünümden 3 ay sonra attılar. Eşim de çalışmıyor. İşsizlik maaşı da talep edemiyoruz, attıkları maddeden dolayı. Hiçbir gelirimiz yok. Sendikamız arkamızda durduğu için tenceremizi kaynatmaya çalışıyoruz. 15 bin lira kira veriyorum, çok mağdur durumdayız.”
‘HAKKIMIZI ARIYORUZ PES ETMEYECEĞİZ’
Evlenmeden bir gün önce işten çıkarılan Ceylan Civelek Ateş ise şunları söyledi:
“Ben buranın 3 senelik çalışanıyım. Verilen zammı kabul etmedik. Birleşik Metal-İş ile görüşmeler yaptık, hakkımızı aramak istedik. Zam yeterli değil. Kirada oturanlara hiç yetmiyor. Sonrasında ben bir kadın dergisine röportaj yaptım. Çalışma şartlarını, sendikanın geldikten sonraki sürecini anlattım. Ondan sonra da evlilik için, kınam için izin aldım. 2 gün önce işten iznimi alıp ayrıldım. Kına gecemden sonraki gün bana SGK’dan mesaj geldi: ‘46 koduyla iş akdiniz sona ermiştir.’ Gerekçe olarak bunu sunmuşlar. Verdiğim röportajı ad lekeleme olarak görmüşler. Ben iş ortamında ne varsa onu anlattım. Arkadaşlarım da arkamda, destekçiler. O şekilde işten çıkarıldık, mağdur edildik. Ben burada sevkiyatta çalışıyordum; giden ürünleri hazırlıyorduk. Hakkımızı arıyoruz, pes etmeyeceğiz.”
‘DERHAL MÜFETTİŞ GÖNDERİLMELİ’
Vatan Partisi Merkez İşçi Sendika Bürosu Başkanı Hüseyin Karanlık, yaşananları Aydınlık’a değerlendirdi:
“Ortada vahim bir durum var. Sendikalaşmak anayasal bir haktır. Bu hakkın ötesinde, işçi sınıfının mücadeleleriyle hayata geçirdiği bir haktır. Adeta bir sömürge ülkesi gibi, İtalyan sermayeli bir iş yerinin temsilcilerinin pervasız ve yasalara aykırı şekilde davranmaya hakkı yoktur. İşçilerin örgütlenme hakkını tanımak zorundalar. Burasının bir sömürge ülkesi olmadığını öğreneceklerdir.
“Çalışma Bakanı Vedat Işıkhan’a da seslenmek istiyorum: Birçok yerde olduğu gibi, bu iş yerinde de yüz kızartıcı maddeyi bahane göstererek işten atıyorlar. Bizzat işverenin davranışı ve buna seyirci kalan resmi ve yetkili makamlar yüz kızartıcıdır. Çalışma Bakanlığı bir an önce müdahale etmeli, müfettiş göndermelidir.
“Buranın kanunları, yasaları var. Birleşik Metal-İş Sendikamız örgütlenmede ve bu tür vakalarda deneyimlidir, boyun eğmez. Derhal buradaki durumun düzeltilmesini, sendikanın kabul edilmesini ve haksız yere işten atılan arkadaşlarımızın işe dönmelerini sağlamalarını talep ediyoruz. Vatan Partisi olarak bunun takipçisi olacağız. Arkadaşlarımızla da sürekli iletişim içinde olacağız. Buraya sendika girecek, toplu sözleşme masasına oturulacak.”
Sakarya Cumhuriyet Kadınlar Derneği İl Sekreteri Nazmiye Bodur da “Desteğe geldim. İşten atılan işçilere destek olmak için buradayız. Diğer fabrikalarda olduğu gibi, sendikalaşmanın önü kesilmemeli.” dedi.
Vatan Partisi’nden Nusret Kum ise, “Bugün, haksız yere iftira atılarak işten çıkarılan arkadaşlarımızın yanında devletin ve hükûmetin durmasını istiyoruz. Bir an önce mağduriyet giderilsin. Vatan Partisi olarak biz de onların yanındayız.” ifadelerini kullandı.















